Arjantin Ekonomisi Nasıl Kurtulur
Arjantin Ekonomisi Nasıl Kurtulur bu sorunun cevabının ünlü arjantinli ekonomistlerden dinliyoruz. Arjantin Ekonomisi Nasıl Kurtulur görelim ! Kaynak Arjantin Ekonomisi Nasıl Kurtulur?
Negatif yönde nominal faiz oranı farklılıkları ( ülkedeki reel faizin yabancı reel faizden düşük olması), bimonetarizmin varlık sebebidir ve bunlar hem ulusal hem de popüler hükümetler tarafından olduğu kadar liberal bir alternatif arayanlar tarafından da savunulmaktadır. Bu iki grup arasındaki belki de tek ortak nokta budur. Ancak, negatif reel faizi yaratan düşük faiz oranlarının nedenleri farklıdır.
Kirchnerist gruplar arasında (ekonomideki heterodoksinin önemli bir kısmında olduğu gibi) düşük yerel reel faiz oranları, finansal sermayenin getirilerini azaltmanın bir yolu ve ekonominin genişlemesini teşvik etmek için gerekli bir koşul (daha iyi gelir dağılımını da sağlamanın) olarak görülüyor. Faiz oranlarındaki artışın; kredi, ticari yatırım ve ekonomik faaliyet üzerinde olumsuz bir etkisi olacağı varsayılmaktadır. Ancak, özel yatırım reel faiz oranının bir fonksiyonu değil, beklenen efektif talebe bağlıdır. Ayrıca, hükümet her zaman kamu bankaları aracılığıyla kredi destekleri sağlayabilir.
Yeni kalkınmacılar olarak adlandırılan diğer bir grup, yüksek döviz kurunu(reel döviz kurunun aşırı değerlenmesi), rekabetçi ve istikrarlı bir reel döviz kuru içi ön koşul olarak görmekte ve yüksek faiz oranının döviz kurunda istikrarı sağlayacağı (büyümenin burada başlayacağını düşünüyorlar) varsaymaktadır. Bununla birlikte reel döviz kurunun aşırı değerlenmesi, ihracatı azaltıp büyümeyi olumsuz etkileyecektir. Bu görüşün temeli, yüksek bir reel döviz kurunun büyüme için gerekli olduğu, ancak sendika baskısı nedeniyle yüksek bir enflasyon düzeyi olacağıdır.
Ancak Arjantin’deki durumu anlamak için daha alakalı başka bir ilişkiyi görmeliyiz. Bu ilişki; büyüme ile yüksek reel döviz kuru veya istikrar ile düşük bir döviz kuru arasında değildir. Döviz kuru ile ücretler arasında yaşanan bir ilişkidir. Gerçekte, ağırlıklı olarak emtia ihracatçısı olan ve uluslararası piyasalarda fiyat alıcı olan ülkelerde, reel döviz kurunun ihraç edilen miktar üzerinde çok az etkisi vardır. Reel döviz kurundaki artışın temel etkisi dağıtımdadır.
Döviz kurundaki değer kaybı(reel döviz kurundaki artışın), reel ücretleri düşürmesi nedeniyle ekonomi üzerinde sadece kısa vadede değil, büyüme üzerinde de daraltıcı etkilere sahiptir. Harcama eğilimi daha yüksek olan işçilerin durumunun kötüleşmesi daha düşük üretim ve yatırım anlamına gelir.
Öte yandan, daha liberal gruplarda enflasyon endişesinin onları faiz oranı konusunda zıt bir bakış açısına sahip olmaya zorlaması beklenebilir. Ve 2017’de ekonomi toparlanmaya başladığında, Merkez Bankası’nın Macrista hükümetinin ilk iki yılındaki enflasyonist ivmesini dizginlemek için faiz oranlarını yükseltmeye çalıştığı doğrudur. Aslında, Aralık 2015’ten bu yana, enflasyon para otoritesi tarafından belirlenen hedefin dışında olduğunda merkez bankasının faiz oranını yükseltmesi gereken bir enflasyon hedeflemesi rejimi oluşturulmuştur. 2016 yılının başında temel faiz oranı önemli ölçüde yükseldi, ancak daha sonra düşmeye başladı. Ancak, o zamanki hükümet için bu iki sorun teşkil ediyordu. Bir yandan, yüksek faiz oranı, özel yatırım üzerindeki varsayılan etkilerinden dolayı bu liberal gruplar tarafından daraltıcı olarak görülüyor. Ancak bu yanlış ve aslında 2017’de reel faiz oranındaki artışa rağmen özel faaliyet ve yatırım arttı. Öte yandan, 2017’nin sonunda hükümet, daha fazla devalüasyonu teşvik etmek için merkez bankasını faiz oranını daha da düşürmeye zorladı. Sonuç biliniyor. Oranların düşürülmesi, sürekli sermaye kaçışı ve rezervlerin azaltılmasıyla hükümet IMF’den finansman aramak zorunda kaldı ve durumu yeni bir temerrüde yakın hale getirdi. Nihayetinde üç grup da düşük faiz oranlarını gerekli görüyor fakat bimonetarizmin nedeni olarak görmüyor.
Son olarak, bizim gibi pozitif faiz farkı taraftarı olan ancak yine de yüksek enflasyon ortamında bunun bimonetarizmin de nedeni olacağını düşünen yazarlar var. Yüksek enflasyon, pesonun değer saklama işlevini kaybetmesine neden olacak ve bu da varlıkların dolarizasyonuna neden olacaktır. Bu nedenle pozitif faiz farkı, dolara doğru kaçış eğilimini engellemeye yetmeyecektir. Enflasyonu düşürmek için “sert önlemler” de gerekli olacaktır.
Bu teşhise dayanarak, pozitif faiz oranı farkına ek olarak, bazıları Sergio Massa‘nın ortamında tartışılan bir dizi önlem önerilmiştir. Birincisi, mavi dolar ile farkı kapatmak için resmi doların devalüasyonu ve ikincisi ise enflasyonu kontrol etmek için istikrarlı bir döviz kurunun sürdürülmesidir. Buna ek olarak, devalüasyonları durdurmak için bir mali ayarlamanın gerekli olacağı zımnen ifade edilmektedir.
Pozitif faiz farkı yaratımına ilişkin bu önlemler bizim için sorunludur. Devalüasyon önerisi, süreç içerisinde enflasyonunun azalacağı ve bunun reel döviz kurunu düşüreceği tezine dayanmaktadır. Reel döviz kurunun düşmesi ihracatçı sektörlerin (ve ticarete konu olan mal üreten sektörlerin) karını azaltacak ve bu durum yeni devalüasyonu gerekli kılacaktır.
Arjantin’deki bu faiz oranı, peso cinsinden varlıkları dolardan daha karlı hale getiren pozitif bir fark yaratacak kadar yüksekse, mali açığın varlığı veya boyutu ne olursa olsun döviz kuru üzerinde hiçbir etkisi olmayacaktır. Öte yandan, tam da ekonomide mevcut olan para miktarı içsel olduğu için, özel sektör peso cinsinden kredi alabilir ve uygun olduğunda dolar satın alabilir. Kısacası önemli olan faiz farkının pozitif olmasıdır.
Risk priminin yüksek ve devalüasyonların yüksek olduğu Arjantin’deki mevcut durumu dikkate alarak, pozitif bir oran farkı oluşturmak için faiz oranlarını yükseltmek çok fazla dirençle karşılaşıyor. Birçoğu, bu noktada yüksek faiz oranlarının artık pezodaki yükselişi durduramayacağını öne sürüyor. Bununla birlikte, büyük bir devalüasyonun kaçınılmaz olduğu hipotezinde bile, faiz oranı artışı, her halükarda, ya daha fazla yabancı sermaye çekerek veya daha da önemlisi, dolar alımını durduracak ve doların yurtdışına kaçışı caydırarak rezerv biriktirmek için gerekli bir koşuldur. Ayrıca, nominal devalüasyonların hızının yavaşlatılması, piyasayı istikrara kavuşturmak için dış rezervler oluşturarak, müteakip devalüasyonların hızına ilişkin beklentileri kesinlikle kademeli olarak azaltacaktır. Enerji açığının ticaret dengesi tarafında en önemli engel olduğu ve bu nedenle doğal gazın ulaşım ve arzında kamu yatırımlarının ve özel yatırımların desteklenmesinin dolara talebi azaltmanın yolu olduğu bilinmektedir. Sert bir mali düzenleme, bu politikaları izlemeyi imkansız hale getirecektir.
Dış, reel ve finansal kırılganlığı azaltmaya yönelik bu önlemlere dayanarak, kontrolsüz enflasyonist hızlanmadan kaçınmak ve müzakere edilmiş gelir politikalarının enflasyonu makul seviyelere indirmesine, reel ücretlerin korunmasına ve muhtemelen iyileşmesine izin vermek mümkün olacaktır. Para tabanını kontrol etmek için mali açığın azaltılmasının, spekülatif dolar talebi üzerinde herhangi bir etkisi olmayacaktır. Bimonetarizmle mücadele etmek için, her türlü monetarizmi kesin olarak terk ederek başlamalıyız.
Daha Fazla İspanyolca
2013 yılında yayımlanan “Yeni Başlayanlar için Temel İspanyolca” kitabının belli bir bölümünü içeren e-kitabı bu bağlantıdan indirin.
Bu kitap üzerindeki dersleri online olarak görmek isterseniz de Udemy’in ” 2 Dakika Temel İspanyolca ” kursuna kayıt olabilirsiniz.
Bu dil hakkında merak ettiğiniz tüm sorular ve cevapları ispanyolca sayfasında.
Sosyal Medya Hesaplarımız
Google grubumuz: ispanyolcom@googlegroups.com
Telegram grubumuz: t.me/ispanyolcaceviri
Twitter: @temelispanyolca
Youtube: @temelispanyolca